Prof. Dr. İmâdüddîn Halil/Irak
Prof. Dr. İmâdüddîn Halil*/ Musul-Irak
Filistin'in özgürleşmesinde Tarihi sünnetler; Selâhaddîn Eyyûbî Örnekliği
Tarihi başarılar bir boşlukta gerçekleşmez ve yine aynı şekilde gelişigüzel de ortaya çıkmazlar. Zira başarı, zamanın geçmesi ve olgunlaşmasıyla gelişen faktör ve deneyimlerin bir sonucudur, böylece kısa sürede başarının elde edilmesi sağlanır. Tekrar eden çabaların birikimi ve tarihsel oluşumlara olan etkisi Allah'ın tarihteki etken sünneti ve hareket kanunlarından biridir. Ki bu birçok olay ve durumların açıklayıcısıdır.
İşte ancak bunların ışığında Selâhaddîn Eyyûbî gibi bir şahsiyetin Hıttîn savaşında olduğu gibi elde ettiği, Kudüs'ün işgalden kurtulması. (H. 583) Özellikle de Şam ve Filistin'de Haçlıları dar boğazda sıkıştırılması ile nihayetinde bunları takip eden diğer başarıları okumamız ve çalışmamız gerekir. Bu başarılarda; okuyan ve çalışanlarına tarihsel etkinliklerin taraflarını test etmeyi ve yorumlamada bir bakış açısına sahip olmayı sağlar.
İşte tam burada kahramanın başarı için tek başına yeterli bir gerekçe olmadığı gibi aynı şekilde savaşçı bir kitlenin de tek başına yeterli olmadığını görebilmekteyiz. Bunların ikisi bir bütündür. Kitle ve kahraman. Her biri tek başına yeterli değildir. Bu iki boyuta bir üçüncü boyutunda da eklenmesi gerekir. Ve hiç şüphe yoktur ki bu üçüncü boyut aralıksız çabalayarak veya kendisine kanaat edilen bir sonuca ulaşana kadar tarihsel bağlamın olgunlaşmasıdır.
Haçlılar, İslam alemine dadanarak Fırat havzası, Şam, Filistin (bugünkü Mısır'ın da olduğu saha) ve sonrasında Beytülmakdis'te esas krallıklarını kurmuşlardı. Diğer iki prenslik ise el-Cezire ve Şam prenslikleriydi. Müslümanların içinde oldukları çatışma ve parçalanmışlık hali onların bu durumu sağlamalarını olanaklı hale getiren en önemli faktördü. Ancak mevcut olan parçalanmışlık hali harita üzerinde İslam aleminin bir ufuktan diğerine kadar yayılmış olsa da toplumların tümünde içselleştirilmişti. Şöyle ki tarihsel bağlam, öncelikle Müslümanların kitlesel olarak ihtiyaçlarına ve rakipleri ile karşılaşarak çağrılarına cevap verebilmek için iktidarın değişmesini birinci dereceden gerektiriyordu. Neyse ki Haçlı saldırıları İslam aleminde birçok tevhit (birleşme) ve kanaat şekillerini ortaya çıkardı. Böylece ümmetimizin gücüyle tehlike anları, yerine bütünleşmeyi ve uyumluluğu ortaya çıkardı.
Haçlı saldırılarını okuyan her kişinin aşağıdaki şu göstergelere değinmesi gerekmektedir;
1.Yerel oluşumların ortadan kalkması
2.Şam ve Mısır taraflarının ortadan kalkması
3.İslami birliğinin göstergesi olan Arap, Kürt ve Türkmen grupların birliği
4.Komuta birliği
Yine aynı şekilde tarihi merhaleleri çalışan kişinin aşağıdaki bağlamlara göre sıralandıracağımız bu yegâne yönelimin çok sayıda yönteminin uygulanmasına da el atması mümkündür. Bunlar;
1.Üst düzey ittifaklar: Selçuklu idaresindeki Musul, Karabuka, Gırgamış, Mevdud, Çavuş Bey ile haçlı saldırılarındaki Fırat adası ve erken dönem kuzey Şam emirliklerinde olduğu gibi (h. 487-515)
2.Karar vermede bağımsızlık: 513-18 tarihleri arasında Artuklu emirleri Sökmen Bey, M. b. Elgazi ve Belek b. Behram'ın Diyarbakır'da yaptıkları gibi. Aynı şekilde Selçukluların Musul valisi Aksungur el-Porsûkî'nin de yaptıkları örnek gösterilebilir.)
3.Bütünleşme: H. 521-541 yılları arasında İmadüddîn Zengî eliyle Kuzey el-Cezire ve Şam'da yapıldığı gibi.
4.Savaşçı bir ümmet ve kararlı bir İslam devleti meydana getirmek. H. 541-569 yılları arasında Nureddîn Zengî'nin Mısır ve Şam'da yaptığı gibi.
5.Federal birlik: Selâhaddîn Eyyûbî'nin h. 541-569 yılları arası Mısır, Filistin, Şam, Fırat Adası ve Anadolu'da yaptığı gibi.
Hiç şüphesiz Halep ve Musul'un birleşerek Porsûkî'nin idaresine girmesi Haçlı cenahını tehdit etmeye başlamıştı. Öyle ki Porsûkî ve Zengî daha sonraları bu birlikte her birinin hanedanlarına tevarüs edecek müstakil bir emirlik ikame etme fırsatı buldular. Musul'un tek başına bu amaca ulaşması mümkün değildi. Halep ve beldelerinin ele geçirilmesi sağladığı insani, ekonomik ve stratejik yardımlarla merkezin güçlenmesini ve iktidarının desteklerini güçlendirmesini arttırmaktaydı. Halep'in ele geçirilmesinin değerini arttıran şeylerden bir tanesi de Müslümanlara konumu itibariyle bir geçit ve düşmanlara karşı hisar olmasıydı.
Musul emirinin İslami şuurun gücünü ve etkinliğini arttırdığı gibi kafirlere karşı imanı savunan sıfatını vermiştir. Ayrıca Porsûkî, Selçuklu sultanını temsil etmesi itibarıyla o zamanlar birçok emirliğin arasında meşru otorite sahibi olmasını sağlamıştır. Böylece faşist kaosa son vermeyi başararak Dicle Nehrinden Halep Nehrine kadar uzanan Porsûkî'nin kurduğu emirlikler kısa sürede daha sonra Zengîler, Memlükler ve Eyyûbîlerin zamanlarına uzanacak İslam devletinin çekirdeğini oluşturdular.
Muzaffer komutan Selâhaddîn'in sağladığı birliğin sebep ve sonuçları H. 583 yılındaki Hıttîn savaşıdır ki bununla Kudüs, Filistin ve birçok Şam beldesi kurtulmuştur. Ve yine bu savaş öncesindeki liderlerin halkalarını üzerine teker teker inşa etmiş olduğu silsilenin doruk noktasıdır. Bunların her biri sancağı bir sonrakine binanın inşasın yol kat etmeden teslim etmiyordu. İşte bu şekilde Porsûkî temelleri attı, İmadüddîn Zengî onu yükseltti, Nureddîn Zengî, destekçilerini güçlendirdi ve daha sonrasında genişleterek kesin sonuçları gerçekleştirmek üzere Selâhaddîn Eyyûbî geldi.
On dokuzuncu yüzyılın sonunda, Siyonistler Basel Konferansı'nda Filistin'de "gasp edilmiş" devletlerini kurmayı planladılar ve buna öncülük ederek çabalarını biriktirecek bir zaman çizelgesi hazırladılar. Elli yıl sonra ise hayalini kurduklarını gerçekleştirdiler. Bizler ise Filistin'deki trajedimiz üzerinden yetmiş yıldan fazla bir zaman geçti. Bu süre zarfından ne düşmanlarımızın uyguladığı ve düşündüğü gibi fikirler üretebildik ne de tarihi sünnetleri gerekli olanı elde etmek için nasıl kullanacağını bilen baba ve dedelerimizin deneyimlerinden faydalandık.
Parçalanmış topraklarımızdan iki karışın bile birliğini sağlayamadık. Bizim için çok değerli olan birlikteliğimizin hedeflerine yakınlaştıracak ortak bir Arap pazarında yürümek için hiçbir uğraş göstermedik. Parçalanmışlık, dağınıklık ve savrulmuşluktan başka hiçbir şekilde enerjimizde artış olmadı. Ve işte bizler bugün Siyonistlerin uzun zamandır planladıklarına doğru ilerliyoruz. "Yüzyılın Anlaşması" düşmanlarımıza Basel konferansında başladıkları proje için altın fırsat veri yor. Bizleri içinde bulunduğumuz bu beladan ancak Allah'ın tarihte koyduğu sünnetlerine uygun bir şekilde çalışmak ile hayırlı ata ve ecdadımızın yaşamlarından yardım almak kurtarabilir. İşte ancak o zaman Selâhaddîn Eyyûbî'nin yaptığı gibi bize vaat edilen meyvenin nasıl koparılması gerektiğini öğreneceğiz.
*Bu yazı Prof. Dr. İmâdüddîn Halil’in 3 Ekim 2020 tarihli 2. Selâhaddîn-î Eyyûbî Sempozyumunda yaptığı konuşmadır.