Dil Seçiniz
İletişim Bilgileri

Hişam TEVFİK/Fas

Hişam TEVFİK/Fas

Hişam TEVFİK/Fas

Hişam TEVFİK*/Fas

 

Öncelikle bu buluşmanın düzenlenmesinden dolayı; HÜDA PAR'a, ilim gemisinde mütefekkir kişileri ve fatihleri teşvik edenlere teşekkür ediyorum.

Bu katılımda/oturumda; Selâhaddîn Eyyûbî'nin tarihinin, değişim sonra da özgürlük için bakış açısının çıkarılması ile bilginin bulunması, ayrıştırılması, analiz edilmesi, değişim ve de hürriyet için yere indirilmesi, Selâhaddîn Eyyûbî ve zafer neslinin binası için yapılan üç projeye değinmeye çalışacağım.

 

  • Birinci Çalışma

İlk çalışma, " Selâhaddîn-i Eyyûbî tarihini Siyonist bakış açısıyla okumak" tan oluşuyor. Hatta onların genel Salahî düşünceye, değişim ve hürriyet için olan çabalarına dair olan gözlemlerinden oluşmaktadır.

Bu okuma, yalnızca Siyonist eğitimcilerin ya da üniversitelerdeki araştırmacıların Selâhaddîn Eyyûbî düşüncesine olan bakış açılarıyla sınırlı değildir.

Aynı şekilde tarihi rivayetlere ve lüzumsuz düşüncelere düşkün olan Siyonistleri takip etmek de değildir. Yine bu okuma, İslam ümmetine ve onun fatihlerine kindar bir bakışla bakan ya da anlık bir bakışla bakan bir bakışında gözlenmesi değildir.

Selâhaddîn-i Eyyûbî çalışmasının okunması üzerinde çalışan ilim ve strateji merkezlerini ve stratejik bakışlarla incelemeler yapanları üç hedef için teşvik ederek yapmaktır;

Salahî düşünce eğitimlerinin birinci hedefi; bu şahsiyetin çalışmasının üzerinde durduğu stratejik esasları tanıma üzerine rağbet edilmesi ve değişim ümmetinin; alim, mücahid, imamet ve kılıç sahibi İsa el-Hakkâri ve kalem sahibi faziletli Kadı Abdurrahman Bisani gibi adamların, âlimlerin, liderlerin, devlet ve davet erbabının beraberliğinin nasıl bina ettiğidir.

İkinci Hedef; Siyonist merkezlerin Salahî tarih eğitimindeki ikinci hedefleri savaştaki stratejilerin derinliğini bilmeye rağbet göstermektir. Ki bu, fırkaların haçlılarla savaşırken yaptığıdır ve yine bu, yalnızca ümmetin alimlerinin bazısının incelediği, çok azının kendisine döndüğü derinliklerin ta kendisidir.

Siyonist düşüncelerin gözetlediği stratejik derinlik; savaşı/ karşılaşmayı bitiren şey; kılıçların, atların, mızrakların değil bilakis karşılaşmanın, yıllardır alimlerin, öncülerin ümmeti oluşturmak için Selâhaddîn Eyyûbî ve Nureddîn Zengî’yi oluşturmaları ile stratejik nebevi bakışın üzerine  kaim olduğu en önemli öğe olan terbiye ile başladığıdır.

Üçüncü hedef; onların Salahî düşünceyi çalışma hedefleri, Selâhaddîn Eyyûbî ismi ile isimlendirilen ve sayıları dörde ulaşan stratejik merkezlerinde Siyonist düşmanın araştırdığı şey, değişimin ana merkezini tanımaktır. Onlar değişimin ve dönüşümün esasının eğitim olduğu sonucuna ulaştılar. Halkları, ümmeti, gençleri eğitmek; Nureddîn Zengî, İsa Hakkâri döneminde olan Abdülkadir Geylani emsalleri adamları ortaya çıkaranlarla beraber olmaktır. Siyonist zihniyetin araştırmalarla ulaştığı en ince şey; Nizamiye ve Vakfiye medreselerinde, iman, açık fikirlilik, aktif hareketle olan kapsamlı bir eğitim/terbiye verilme çalışmasının mevcudiyetidir.

Art arda gelen çalışmalar ile Siyonist tecrübe, eğitimin mefhumu üzerine konuşmaya ve kalplerin anahtarının o eğitim olduğunu bilmeyle sonuçlandı.

Nureddîn Zengî'nin, Abdülkadir Geylani'nin eğitiminde bulunması ile fethi, uyanıklığı, iradeyi gerçekleştiren adeti de böyleydi. Nureddîn Zengî' nin hocası Abdulkadir Geylani'ye sorduğu soru kıssasını da asla unutmayız. Ona hürriyeti sorduğu zaman, karmaşık durumda olan bir ümmetle cihat etmek yerine ümmetin eğitilmesinin esas olduğuna işaret etti.

Bir gün Nureddîn Zengî, Abdülkadir Geylani'nin yanına gelerek ona ümmetin birlikten yoksun ve Beytülmakdis'in işgal altında oluşunu anlattı. Cihad ve Beytülmakdis'i hürriyetine kavuşturmak için kendisine izin verip vermeyeceğini sordu. Hocası Abdülkadir Geylani ile konuştuğu zamanlarda Nureddîn Zengî anladı ki Beytülmakdis'i hürriyetine kavuşturmak Daru' Kur'an'ların olduğu yerlerde bulunacak kişileri yetiştirmekle olur. Eğitimle, nefislerini donukluktan, akıllarını dağınıklıktan kurtaran adamlar yetiştirmekle geçen senelerden sonra Nurâddîn Zengî dedi ki: 'şimdi imandan meydanlara intikal etti...' (Bu bilgi tamamen uydurma ancak konuşmacının tercihi, böyle bırakabiliriz ya da çıkarabiliriz)

 

Değişim için çalışmalar ve yönelimler

Maalesef Selâhaddîn-i Eyyûbî neslini geri getirmeyi, değişim ve özgürlüğü isteyen kimselerden bazıları, altyapıyı oluşturmadan atılan adımlar stratejik hatalara sebebiyet verdi. Onlardan bazıları hutbe ve derslerinde Selâhaddîn, nasıl sorusuna bir cevap vermeden hamasi değişim bakışıyla çağrılarda bulundular.

Onlardan bazısı Salah yolunu yol edinip, gençlik kuvvetlerini Selâhaddîn ismiyle isimlendirip yanlış bir anlayışla insan öldürüp, kesti. Selâhaddîn Eyyûbî'nin yolunun salt kan ve kılıç olduğunu zannettiler. Yeryüzündeki savaşların sadece aylarla neticelenmeyeceğini anlamadılar. Oysa ümmeti karmaşıklıktan özgürlüğüne kavuşturma mücadelesi Selâhaddîn Eyyûbî'nin yıllarını almıştı...

Onlardan bazıları değişimi kapsamlı bir bakış açısı olarak benimsedi. Stratejik özü, sırrı ve Nureddîn Zengî'nin "Şimdi imandan meydana intikal etti" sözünü değişim için şiar olarak edindi. Yani kapsamlı bir şekilde insanda olan bir değişim, imanlı bir ruh, eğitimli bir akıl, programlı bir hareket ile mükemmel sahabe nesli gibi (Allah kendilerinden razı olsun) bir şahsiyeti oluşturacak bir değişim. Maalesef Selâhaddîn'in hürriyet düşüncesini pratize etmeye çalışan yönelimlerden bazıları, insanın oluşumlarından sadece bir tanesini aldılar. Bu yolla ancak yarım bir insanı ortaya çıkardılar. Ve sonuç olarak zafer ya tek bir kısımla olacak ya da hiç olmayacak. İnsanın ve ümmetin binasında Salahî düşünceyi kapsamlı olarak almak; yeryüzünde tam zaferin olmasını sağlamaktır veya tam aksidir...

Ben zannediyorum ki Siyonizm; kendi merkezlerinde Salahî düşünce etrafında oluşumun ve özgürlüğün nasıl oluştuğunu anladı. Ve ümmetin bu düşünceye yakın olmasının nasıl engellendiğini biliyordu. Bunu Selâhaddîn Eyyûbî'nin şahsiyetini karalama kuruluşları, Yusuf Ziyad gibi Arapların normalleştirmesi ile dahi olsa ile yapıyorlardı. Veyahut o, bölünme olmaksızın Selâhaddîn'i kapsamlı eğitimle sahih görüş doğrultusunda özgürlüğü bina eden hareketlerin, kurumların, ekollerin mücadelesi iledir. Allaha hamd olsun ki; insanı imani olarak eğiten stratejileri ile açık bakışı bina eden stratejileri ve faal insanı yetiştiren stratejileri bir araya getiren kurumlar mevcuttur.

  • İkinci Çalışma

Bu ilk çalışmanın tamamlayıcısıdır. Fetih mazisine tarih semasında bir pencere ya da balkon açmaktır. Yeryüzünün en uzak yerinde ümmeti, Salahî düşüncenin her yönüyle anlarken, onu yeryüzüne eğitim, marifetle yürümekle olmalıdır.

 

Batı/ Mağrib ümmetidir. Filistin davası için çalışma seyrinde, hatta insanı ve ümmeti sonra da Beytülmakdis'i özgürlüğüne kavuşturma davasında, ' El Mağaribe sohbet Beytülmakdis ve Selâhaddîn Eyyûbî, Rü'yet Mağrifiyye." ismiyle 270 sayfada tamamlamaya çalıştığım kitabımın konusudur bu.

Bu kitapla hedefim; Değişimde ve strateji arazisinde ilim sahasına hatta amel ve tenzil sahasına bir katkıda bulunmaya çalışmaktır. Umulur ki tarihten istifade ederiz. Bu tarihleri öğrenmek, olayların, zaferlerin sayısını, şahsiyetlerin ve savaşların adedini öğrenmek için yalnızca atıf yapmak ya da Selâhaddîn Eyyûbî'nin tarihiyle kültürel bir zenginlik oluşturmak değil; bilakis tarihin yüceliklerine bakarak ve ibret alarak ondan değişim ve özgürleştirmenin yolunu öğrenmek, ümmetin mazisinde hazırında ve müstakbelinde hayır olduğuna itibar etmektir. Tarihçilerin ve araştırmacıların kendisinden çok söz etmediği bir kısır döngüyü araştırmaya çalıştım.

Kitabın Hedefi; Selâhaddîn Eyyûbî, Seyyah İbn-i Cübeyr el-Endülüsi'nin yol göstericilği ve beraberliği ile batıda olan bir ümmetin varlığını keşfedecek, bu Selâhaddîn Eyyûbî, Nureddîn Zengî ve Abdülkadir-i Geylani'nin değişim ve özgürleştirmeden anladığı ile aynı anlayışta, nebevi anlayış ve kapsamlı stratejik bakışla aynı yapıdadır.

Yani Selâhaddîn, bölmeden, Kur'an ve Nebevi Sünneti kapsayan bir anlayış ile Nebevi düşünceyi tam olarak anlayan bir çalışma olarak onları yetiştirmiştir. İçlerinde, ruhların, zevklerin ve fikirlerin birbirini anladığı, ruhi eğitim, cihadi eğitim ve fikri eğitimi birleştirmiş uyanık kimseler ile karşılaşmıştır.

Selâhaddîn, doğudaki âlimlerin tavsiyeleri, dostu İbn-i Cübeyr ve elçisi İbni Munkız'ın vesilesi ve şahit olduğu batının gerçek durumu ile değişimde yaşıt nebevi bir bakışa tutunmuş bir ümmet olarak onları bulmuştur. Özellikle de mağaribe fikriyle alaka vesilesiyle siyasette ve sahrada, batı, kuzeyi, ortası ve sahillerinde zaviye ve rabatların kültürüyle dolu olarak, inziva zaviyeleri ve saraylar değil bilakis iman, ilim ve cihad üzerine kurulmuş eğitim kurumlarıyla o nesli oluşturmuştur.

Selâhaddîn Eyyûbî'nin mağaribe üzerine dayanması coğrafi ayırım ile değildir bilakis onların ortaklığı, zafer ve kardeşlik mefhumunun gerçekleşmesi için İslam ümmeti arasında tamamlanma yeridir. Her halkın kendine has özellikleri ve bereketi elbette vardır. Selâhaddîn Eyyûbî mücadelede önemli bir taraf olarak güçlü bir ümmet oluşturmuştur. Hatta imani ve eğitimsel olarak inşada onlara dayanmıştır. Yapılan çalışmaların çoğunda batının savaşlarda, filolarda, Hıttîn'de Selâhaddîn ile birlikte bulunduğunu saptamıştır. Batının, insanın özgürlüğü inşasında doğuda ve batıda yeryüzünün özgürlüğünden önce ortaklık ettiğini sadece zikretmemiştir. Hatta ilmi stratejide, basın stratejisinde ve askeri olarak pay sahibi olmuştur.

Selâhaddîn Eyyûbî'nin ümmeti cihada teşvik etmede İbn-i Bürcan el Endülüsi'nin Kur'an'ın, İsra suresinin tefsirine dayanması boşuna değildir. Hatta hürriyetine kavuştuktan sonra Beytülmakdis hutbelerinde tefsirinin okutulmasına da dayanmıştır. Bunların yanında kendileriyle beraber cihad ettiği, sonra da şehit olan bin talebeyi yetiştiren Ebi Medin el Ğavsi'den istifade etmesi şöyle dursun; Nureddîn Zengî'nin tavsiye ettiği gibi Selâhaddîn Eyyûbî'nin de meğaribeyi tavsiye etmesi de boşuna değildir. Zira bu iki şahsiyet, bu adamlardaki ümmeti tamamlama ve dayanağını kuvvetlendirmedeki sırrını gözlemlemişlerdir.

Bazıları mağrib donanmalarının Beytülmakdis'in özgürlüğüne kavuşmasına iştirak ettiğini gözlemlemişlerdir. Fakat çok az kişi Selâhaddîn Eyyûbî'nin ve Nureddîn Zengî'nin maiyetinde değişimde; eğitim ve bina etmede mağribi ilim donanmalarını gözlemlemiştir...

Selâhaddîn Eyyûbî'nin meğaribeye komşu olan bölgeyi hediye etmesinin sadece Beytülmakdis'i himaye etmek için olmadığını, bununla beraber değişim, eğitim, marifet düşüncesini doğunun tam kalbine yani Filistin'e yerleştirmek olduğunu da unutmayacağız.

İkincisi; ikinci zaviyede, Batıdaki ümmetin keşiflerini ve alimlerini, ümmetin binada nebevi bakışını takip ettiği şahsiyet olan Selâhaddîn Eyyûbî için gözlemlemeye çalıştım. Bizler ilk aşamada Selâhaddîn Eyyûbî'nin batıyı, ümmeti güçlendirecek güçlü bir maden gibi keşfettiğini ve onların fi­ kirlerini, genel bakış açılarını gözlemlediğini ve onları vazifelendirdiğini söylediğimiz zaman, aynı şekilde batıyı da güçlü ve kapsamlı esas üzerine bina etmede nübüvvetin ve halifelerinin izini takip eden bu adamı keşfedeceklerdir. Ki batıdaki tecdid ehli, doğu da tecdid ehli ile mutlu olsun. Bu, tek bir pusula ile tek bir yönü gerçekleştirerek, tek bir ümmette cesedi ve ruhu bir araya getirecek bakış açısının benzerliğiyle mutlu olmaktır. Yön Allah'a, pusula Beytülmakdis ...

Üçüncüsü: Gözlemlemeye çalıştığım üçüncü keşif ise; günümüzde batıdaki madenimiz için Haçlı fikrinin keşfi, Salahî ve Zengî devletlerinin batıda binai değişimden sonra da savaşta mağribi düşünceye nasıl dayandığını gözlemlemektir. Ki ister insanın inşasında olsun ister savaş meydanlarında olsun kuvvetlerin dengesini değiştirmede güç sahibi idiler.

Bu Haçlı gözlem; Haçlıların öfkesini, Batı'yı izlemek için seçici tasfiye adımlarını uygulamaya ya da tasfiye etmeye veyahut onların doğuya ulaşmasını engellemeye sevk etmiştir. Bu sayede nübüvvet ve tecdit olan tek bir görüşten beslenen iki ayrı görüş karşılaşmasın. Fakat Nureddîn Zengî ve Selâhaddîn Eyyûbî bütün gayretlerini batıyı korumak için, mesela Haçlıların ardından devlet hazinesi yönünden mali olarak kopup ayrılmalarını ve kendi has mallarından da emir, hanımlar ve sultanlar ile kopmalarını himaye etmeye çabalamışlardır.

Dördüncüsü; dördüncü keşif, Batı hareketini gözlemleme­ ye başlayan, Batının tarihini ve zihniyetini okuyan, Haçlıların başına gelen stratejik hatalara ve hezimete uğramamak için kitapta da belirttiğim gibi tarihten ders çıkarmaya çalışan Siyonist gözlemdir. Siyonist gözlemin ders çıkarmaya çalıştığı şey; ümmetin doğusunu ve batısını bir araya getiren unsurların anlamadığı Selâhaddîn ve batı düşüncesinde değişimin öncülerinin stratejik derinliğini gözlemlemediği eğitim ve inşa etme kuvvetidir.

Bu devrin Siyonistleri, 'Yüzyıl'ın Antlaşması' ve 'Sykes Picot' Antlaşmaları ile ümmeti parçalamaya çalışıyorlar ki; ümmet bir araya gelmesin ve Selâhaddîn Eyyûbî'nin Abdülkadir Geylani'nin, İsa Hakkâri'nin, Nebi aleyhi's-salatü ve's-selam'nin kalbi üzerinde değişimin donanmaları birleşmesin. Onların korkusu, tecdid gemisinin değişmesi, değişim ve özgürlüğe kavuşturmada nebevi gemi onların korkusudur.

 

(Bizim gözetimimiz altında ve öğrettiğimiz şekilde gemiyi yap.)

 

  • Üçüncü Çalışma

Acemice olan ve düşüncede olan, 'halkın mirasında Selâhaddîn Eyyûbî' konusudur. Yani Selâhaddîn'i gözlemlemek; kitaplarda, seçkin kişilerin, aydınların, batının yanında olan bir şey değildir. Bilakis onu halkın örnekleri, nağmeleri, folklorunda gözlemlemişlerdir. Şiirlerde, halk masallarında, adet ve geleneklerde, özellikle de hayatına, doğumuna, savaşlarına beşiklik eden coğrafyada olmuştur. Bu gözlem Selâhaddîn Eyyûbî'yi üniversitelerden topluma ve halklara getirmek için önemlidir.

Bana göre Siyonist normalleşmenin, yenildikten sonra Arapların düzenlediği kurumlarla normalleşmeyle sanat, drama, İbrani mirası yoluyla halkın normalleşmesine dönüşmesi boşuna değildir. Hatta halkın sınırları geçilip kurumlar bozulduktan sonra her dileyenin Siyonist fikrini halk kapısından ulaşarak Arap mutfağı yoluyla dahi olduğunu söylemek mümkündür. Doğru ya da yanlış olmayanı ulaştırmada halk mirasını uygulamak bize daha fazla düşer.

Benim batıdaki tecrübem, üniversite ve kurumlarda eğitim dönemlerinde değişim ve özgürlükte batı ve Selâhaddîn Eyyûbî'nin stratejik tarihini okuma çabamdan sonra, talebelerim ve gençlerimizle beraber üniversitelerde batı bölge­ sinin tarihi şiarları yükseltmeye öncü olarak geçtik. Batı da Filistin'in zaferi ve normalleşme karşıtlığı için yürüyüşlerde onunla zenginleşti ve hatta milyonluk yürüyüşte Batılı kadın ve erkekler Selâhaddîn Eyyûbî ve batı üzerine pankartlar ve resimler taşıyarak yürüyüşe çıktılar...

Bu doğuda ve batıda yapılan bir gemidir. Değişimin gemisidir ki insanla yapılan ve insanın yaratanının yardımı ile başarı vermesiyle olan bir gemidir. (Bizim gözetimimiz altında ve öğrettiğimiz şekilde gemiyi yap.)

Bir gün halkalar özgürleşir ve gemiler karşılaşır, fakat kapı Selâhaddîn Eyyûbî bakışına hamasetle değil iradeyle sahip olan insanın oluşmasıdır. Hatta onun bakışına, onun kendilerinden eğitim aldığı adamların eğitimine uygun olmasıdır. Bizim temennimiz, mükemmel bir düşünceye nebevi bir görüşe ulaşmamızdır ki binanın mükemmelliği gerçekleşsin, mükemmel bir zafer gerçekleşsin.

Allah, eğitim, ilim, cihad adamlarına rahmet etsin. Allah, Selâhaddîn Eyyûbî'nin yanında savaş meydanında kılıç ile imameyi, ilimle cihadı bir araya getirmeyi alamet olarak taşıyan Şeyh İsa el Hakkâri'ye rahmet etsin, Allah, İbn-i Bürcan'a rahmet etsin. Allah, Meymune binti Saad'a ve onun yaptığını yapanlara, Diyarbakır kadınları gibi yağ olsun, ıtır olsun, davanın zaferi için gönderenlere rahmet etsin. Allah, Diyarbakır kadınlarına rahmet etsin. Allah Zeyt(gül yağı), İsra, Minhac ve Miraç mefhumuna göre içimizde değişimin, özgürlüğe kavuşturmanın, kokusunu yenileyenlere rahmet etsin.

Bizler, İsrâ ve Mirac'ın hikmettini öğrendik: "Bir gece, kendisine bazı ayetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir."

Bizler İsrâ'nın hikmetini öğrendik: 'Oranın kandillerini aydınlatacak yağ gönderin!' Mescidin kandillerinde, kalbin kandillerinde, aklın ve hareketin kandillerinde, Minhacı da bizler öğrendik. 'Sonra Nübüvvet yolu üzerinde olan hilafet' Muhakkak ki orada dönecek ve zafer getirecek bir ümmet vardır, lakin bir minhac/yol ile çalışma ile yol çizelgesi ile...

Ve son olarak ben, Selâhaddîn Eyyûbî'nin okunmasına tahsis edilen bir merkezi inşa etmeye davet ediyorum. Bu merkezde tarih okuması, analiz, tarihi detaylıca işlemek, karşılaştırma ve değişimle öğrenme yapılmalı. Ben burada bu düşünceyi netleştirmeye ve çalışmanın eğitim ve araştırma olarak inceliklerinde ortak olmaya hazırım. Umulur ki bizler fatihlerin tarihinden istifade ederiz. Ümmetin hatalarını irdeleriz, ümmetin tarihini ve eksiklerin olduğu yerleri somutlaştırır, belirginleştiririz. Özgürlüğe kavuşturma stratejilerini araştırırız. Umulur ki biz onları açıklarını inceler, mükemmel olan görüşe bağlarız ki o görüş nebevi görüştür. Onunla mükemmel anlayışa yükseliriz, mükemmel tecdide, mükemmel zafere ve mükemmel sağlamlaşmaya ...

 

 

*Bu Yazı, Dr. Hişam TEVFİK’in, 3 Ekim 2020 tarihli 2. Selâhaddîn-î Eyyûbî Sempozyumunda Devvabe’nin yaptığı konuşmadır.